3 Aralık 2009 Perşembe

SEN ESKİŞEHİRLİSİN ARKADAŞIM..

İner inmez otogarında özlemişsen soğuğunu bu kentin. Rüzgar sana, sen rüzgara üflemişsen sigaranın dumanını. Varmak için şehrine, şehrinin merkezine, merkez artık her neyin merkezsiyse senin için, binmişsen yeni teknoloji ürünü ulaşım araçlarına tüm teknolojiye rağmen halen yanından geçerken kısa sürelide olsa tebessüm ettiriyorsa dudaklarına 'Kılıç Lunapark'.

Duvarlarında ki reklamlara dayanarak isim veriyorsan apartmanlara hala. Üstgeçit dediğinde aklına tek bir yer geliyorsa şayet. Aydın Arat senin için bir validen öte bir isimse. Ne kadar modernleşse de hala bizim mahalledenmişsin yahu gel bakalım diyebiliyorsan birilerine. Hatta ona birden kanın kaynıyorsa ister istemez. Dur! Deyip eve beraber dönmeyi teklif ediyorsan aniden.
Dolaşmışsan tozlu topraklı yollarında Odun Pazarının. Her defasında iç geçirmişsen ahşap evlerine. Eskişehir dendiğinde Kızılcıklı diye başlıyorsan söze yabancılara. Deniz olamadan da Adalara sahipsen. İlk kız arkadaşını öpmüşsen ara sokaklarında Adaların. Ağaç olmadığından değil sırf kıyamadığından apartman duvarlarına yazmışsan sevdiğinin baş harfini. En imkansız aşkı yaşayıp, her köşe başında hatırasını bulabiliyorsan paramparça kalbinin. 30 dakikaysa senin için en uzak mesafe, yine de dünyanın en uzak yeri oluyorsa bazen bir kaldırım taşıyla diğerinin arası. Hiç eksikliğini hissetmemişsen denizin porsuktan dolayı. Bir gün temizlenir umuduyla beklediysen ömrünce. Her daim kötü gözlerle bakıp onlara yinede sende illa ki bir kere gitmişsen yamacında ki çimenlere.

Futbol dendiğinde Kahpe Bizans diyerek inadına Eskişehir Sporu savunmuşsan. Göremediğin 70 lerden bahsetmişsen herkese ballandıra, ballandıra. Hiçbir takımın şampiyonluk sevinci yaşamasına izin verilmediğine gizli, gizli destek veriyorsan. Yolları kapatmışsan her galibiyette. Bu takım şampiyon olsa iktidar değişir be diyorsan. Sevmesen de Mithat Körleri takdir ediyorsan yaptıklarını. Sevmesen de eşlik etmeden duramadığın tek şarkısı varsa.

Mersinliden fazla tantuni, İstanbulludan fazla döner yemişsen ama yinede çiğböreğin tadını değişmiyorsan hiç birine. Nesi meşhur dendiğinde Lüle taşı dışında bir şeyler sayabiliyorsan. İçip, içip nara atmışsan İsmet İnönü'de. En ucuz bira nerede bilmene rağmen. Arkadaş hatırına orda burda kazık yiyorsan. Buralı olmasa da bir çoğu her öğrenciyi Eskişehirli sayıyorsan. Hiç dolmasada hektar olarak Türkiye'nin en büyük barı bizde diye böbürleniyorsan.

Titanik Cafenin daha kaç yıl açık kalacağını düşünüyorsan her önünden geçişinde. Onur İşkembeye gidip mercimek içenlere kızıyorsan. Çok ucuza yemek yediğini fark edip artan parayla kazı kazan oynamak için can atıyorsan. Hangi cafeye gitsen birbirinden güzel kızlar çarpıyorsa gözüne. Her düşünceden gencin aynı masada oturabildiğini görüp. Gelecek için umutlanıyorsan.
Adres sorulduğunda elinle koymuş gibi tarif edip birde uzaktan takip ediyorsan doğru mu gidiyor diye. Arkadan eline koluna dokunanın kapkaççı değil de şaka yapan bir arkadaşın olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu biliyorsan. Bahar şenliklerini iple çekip sonrada rock konserlerinde arkadaşlarınla kafayı çekiyorsan gizli, gizli.

Piknik denince fidanlık. Fidanlık denince uzun eşek geliyorsa aklına. Yaşına başına bakmadan, oynarım be diyorsan. Balık tutmuşsan Musa Özü'nde. İzmirli kadar iyi biliyorsan rakı – balık ikilisinin uyumunu. Deniz kenarındakilerin ömrünce yiyemeyeceği sadece iyi atladığını bildikleri sazanı afiyetle indirmişsen midene defalarca.

Yağmurdan sonra toprak kokusu alabiliyorsan hala. Kar yağışı senin için çok sıradan gözükse de. Kasım ayında beklemeye başlıyorsan dört gözle yollarını. Geceleri çıkıp bembeyaz bir şehrin üstünde yürürken hem keyif alıp hem canın acıyorsa. Ne zaman eriyecek bunlar diye sızlanmıyorsan.

En fazla bir hafta sonra burnunda tütüyorsa cıvıl, cıvıl akşamları. Kopamıyorsan bir türlü Doktorların ara sokaklarından. Ne yana dönsen tanıdık biri varsa karşında. Hepsine tek, tek durup selam veriyorsan eğer;

Sen ESKİŞEHİRLİSİN arkadaş…


:)

3 yorum:

  1. :( bir şehri bu kadar güzel anlatan bir yazı daha önce hiç okumadım. Birden ESKİŞEHİRimi ne kadar özlediğimi fark ettim. Neyse en azından hafta sonu ordayım.

    Tebrikler insana memleketini burnunda tüttüren, insana müdüründen bir gün öncesinden izin almaya zorlayan inanılmaz bir yazı.

    YanıtlaSil
  2. bende okudugum da burnumda tüttü memleketim..
    havası,soğuğu ayrı:)
    insanı huzura erdirmesi farklı..
    ya orda buyumenin etkisi yada sehrin farkı:D

    yanlız yazzıyı facebooktan aldım bana ait değil yanlış anlaşılma olmasın;)

    YanıtlaSil
  3. :) muhtemelen şehrin insanı etkileyen büyüsü ben eskişehirde büyümedim ama şehrin her noktasını her güzelliğini özlüyorum..

    Sen yazmasanda bize iletmen yeter ben buna rastlamadım facebookta.

    YanıtlaSil