6 Mayıs 2010 Perşembe

Adını Sen Koy

Geç kalıpta izlemediğim filmlerden bir tanesi daha...:) Belki Eskişehir'de çekilmiş olması etkileyen yanı bilemiyorum ama bence güzel bir film.. Senaryosunu Tuna Kiremitçi'nin yazdığı filmin konusu şu şekilde:

Can (Ali İl), delice sevdiği Aybige (Melis Birkan) ile bir hafta sonra evlenecektir. Ama hayatının kadınını çocukluk arkadaşı Ilgaz (Cemal Toktaş)’la tanıştırdığında, garip bir şey olur: Ilgaz’ın Aybige’ye karşı tutumu, şaşılacak kadar soğuktur. En güvendiği arkadaşının bu tavrı, Can’ın nişanlısından kuşku duymaya başlamasına, Aybige’nin de huzursuz olmasına yol açar. Ama Ilgaz’ın intihar saplantılı ağabeyi Harun (Ahmet Mümtaz Taylan) çıkagelince, olayların seyri birdenbire değişir. Beklenmedik sırların açığa çıkmasıyla nikâhtan önceki son hafta Aybige, Can ve Ilgaz için hayatlarının sınavına dönüşecektir.


Filmden hoşuma giden bi kaç diyalogu eklemek istedim ve tabiki Demet Sağıroğlu'nun seslendirdiği müzikle de ayrı bir güzel..:)


--- Diyalog ---

abi : saklanmışsın kabuğuna içine yaşamaktan korkuyorsun!
ılgaz: ne yapsaydım abi senin gibi mi yapsaydım
abi : oğlum sen yaşamıyorsun ki intihar edesin!
abi : çık şu kabugunun içinden git...


*****************************************************

kız : Aşka inanmıyorsun
ılgaz: öyle demedim
kız : Aşka inanmıyorsun ama bir güç var demi?
ılgaz: yani evet öyle..


*****************************************************

Can : tek bir kadın için tüm kadınlardan vazgeçebilmek!!
vee ben hiç pişman değilim...

*****************************************************

ılgaz: yeni bi ülke bulamazsın yeni bi şehir bulamazsın
bu şehir arkandan gelicektir.

abi : nasıl tukettiysen ömrünü burda bu köşecikte öyle
tüketiceksin demektir yeryüzünde de....

*****************************************************

abi : aşkın şakası olmaz...!



Demet-Adını Sen Koy Film Müziği

2 Mayıs 2010 Pazar

Dostluklar Vardır..




Yüz yüze dostluklar vardır; Güneşle ayçiçeğinin dostluğu, böyle bir dostluktur mesela. Ayçiçeği sabahtan akşama kadar hiç ayıramaz yüzünü güneşten...
Uzak dostluklar vardır; Denizlerin ortasındaki bir adayla, dağların arasındaki bir göl, birbirlerinin uzak dostlarıdır. Dostluklarını gündüz kuşlarla, gece yıldızlarla iletirler birbirlerine...
Sessiz dostluklar vardır; Dilsiz bir adamla, duymayan bir başka adamın elleri arasında sessiz bir dostluk oluşur. Her şeyden konuşur sessizce bu eller...
Zorunlu dostluklar vardır; Pazar ile Pazartesinin dostluğu gibi. Pazar ağır bir gündür, Pazartesi hızlı bir gün... Ayak uyduramazlar birbirlerine. Ama dost olmak, yan yana durmak zorundadırlar...
Uzun dostluklar vardır; İkindi güneşinin altında uzayan gölgeler birbirlerine kavuşurlar ve uzun boylu bir dostluk oluşur aralarında...
Günün birinde ölen dostluklar vardır; Bir bahçe içindeki ahşap ev ile yanı başında duran ceviz ağacının dostluğu gibi... Bir gün kocaman elli adamlar ve kocaman gövdeli makineler o bahçeye girip de, [bir süre sonra evin ve ceviz ağacının yerinde asık suratlı binalar yükseldiği zaman ölen dostluklar...]
Vakitsiz dostluklar vardır; Bir peçete, bir kâğıt mendil vakitsizce dostu oluverir gözlerimizin... Ya da ayrılırken verilen bir dal karanfil ellerimize o anda gelen dostluktur... Bakımsız dostluklar vardır bir de... Zaten var, zaten dostuz deyip yıllarca bir telefonun, bir kaç cümlelik mektubun bile çok görüldüğü dostluklar...
HİÇ BİR DOSTLUĞUN BAKIMSIZ KALMAMASI DİLEĞİYLE